İş hayatında ve sosyal yaşamda hoşuma gitmeyen şeylerden birisi klişe öğretilerdir. Beden dili konusunda ise klişe eğitimler, kitaplar ve sunumlar konusunda bir bereket var. Hele beden dili eğitimi almış bazı kişilerin kendilerini kasarak doğallıktan uzaklaşmaları ve üzerinde çalışılmış-çalıntı görüntüler sergilemeleri güzel değil. Beden dili uzmanlarının dayattığı elini oraya koyunca böyle, ayağını şöyle durunca böyle algılanırsın durumları hiç benlik değil. Hiç bir eğitimde beden dili konusunu anlatırken insanları prototip yaklaşımlara yönlendirmem. Farklılıklar güzeldir. Bence insanı çekici yapan şey doğalllığıdır. Tarkan ‘ın ’’ başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin.’’ Yada Sting in ‘’ be yourself no matter what they say’’ şarkıları doğallığın ne kadar güzel olduğunu çok güzel anlatır.
Peki beden dili konusuna gelirsek ; Kelimeler kifayetsiz kaldığında beden dili anlatmaya devam eder mi? Eder. Hal böyle olunca beden dilini okuyup doğru yorumlamak iletişimi oldukça kolaylaştırır. Ben de beden dili konusunda çok okumuş ve araştırmış birisi olarak FBI ile ciddi çalışmalar yürüten Joe Navarro nun Beden dili kitabını referans alarak yazmak istedim. Navarro ya gore; beden dili ‘bağlam dahilinde’ gözlemlenmelidir. Kişinin içinde olduğu ortam,yaşı, sağlık koşulları ve haleti ruhhiyesi beden dilini yorumlamada belirleyicidir.
Örneğin; bacak silme hareketi genellikle stresli olduğmuz zamanlarda yaptığımız bir şeydir. Genç birinin bacak silme hareketi yapması gergin olduğunu gösterirken, 80 yaşlarında bir insanın aynı hareketi yapması sağlık sorunları kaynaklı olabilir. Sıkıntılı olmasak bile bacakları üst üste atınca sallayabiliriz, strese girdiğimizde ise şiddet, ve sıklığı artmış şekilde sallamaya başlayabiliriz. Bir hareketi yapıyor olmak, yalancılığın veya gerginliğin göstergesi değildir; ama yapılan hareketlerin şiddetinde bir artma varsa bu yalancılığı veya stresi işaret eder. Benim en komik bulduğum beden dili saptamalarından birisi “yalan söyleyenler kişi burnuna dokunur” Bu bir ihtimal ama salt doğru kabul etmek yanlıştır.
İnsan davranışlarını ve beden dili konusunu merak ediyorsak beyin mutlaka incelenmeli. Amerikan Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ndeki Beyin ve Davranış Laboratuarının eski başkanı olan Dr. Paul Maclean 1960’lı yıllarda beyinle ilgili günümüzde de geçerli olan bir tespitte bulunmuş. Beyni üç bölüme ayırmış. İlk bölüm ‘sürüngen beyni’ denilen her insan ve hayvanda olan beyin; ikinci bölüm ise sadece memeli canlılarda olan ‘limbik beyin’; Üçüncü bölüm ise sadece insanlarda olan ‘düşünen beyin’. Detaylandıracak olursak insana yalan söyleten düşünen beynidir; ama yalan söylerken insanı terleten,kızartan veya nefes alış verişini hızlandıran limbik beyindir. Limbik beyin tarafından gerçekleşen davranışların kontrolü güçtür. Beden dilinin asıl irdelenmesi gereken kısmı bu kontrol edilemeyen davranışladır.
Literatürde bağdaştırıcılar olarak geçen ‘yatıştırıcı davranışlar’, tatsız bir şey yaşadığımızda sakinleşmemize yardımcı olur. Kendisini yeniden normal konumuna geçirmek isteyen beynimiz, bedenimizi yatıştırıcı davranışlarda bulunmaya yönlendirir. Çok tipik bir yatıştıcı sigara içmektir.
Beden dili açısından yatıştıcılar neler;
- Boyuna dokunma ve ovuşturma en sık kullanılanlardandır.Bu alanlar ovulduğunda stress sonucu ortaya çıkan adrenalin bezlerinin fazla salınımı sonucu ortaya çıkan yüksek kan basıncı ve nabız düşer.
- Boyun çukuruna dokunmak da endişe ve korku anında kullanılan hareketlerden bir başkasıdır.
- Saçlara dokunma ve oynama
- Yüzük, kolye, künye, saat ve kravat tarzı aksesuarlarla oynama
- Alının ovulması da sık kullanılan bir yatıştırıcıdır.
- Dudak yalamak, ısırmak
- Kalem kapağı ile oynama, kemirme ve otomatik basma kısmına sürekli basmak
- Parmaklarla ritim tutarak bir yerlere vurmak
- Karanlıkta yalnız yüreyen birinin ıslık çalması da sesli yatıştıcı hareketlerden biridir.
Bu davranışlar beden dili ile ilgili bazı kaynaklarda salt yalan göstergesiymiş gibi ifade edilmektedir. Bu yaklaşım yine beden dili konusuna ezberci bakışla çok ilgilidir. Yani bu tarz sözlü olmayan davranışları “yalan söylüyor veya aşırı gerildi ” şeklinde algılamamalıyız. Burada konuşulan konunun bir şekilde karşıdaki kişi rahatsız ettiği algısı çıkarmak en makul olanıdır.
Hülya Mutlu
Kaynak
Joe Navarro, Beden dili
Dr. Paul Maclean ,The triune brain in evolution