Yetenek yönetimi ve kıskançlık

Önümüzdeki hafta işveren markası zirvesinde yetenek yönetimi konulu oturumda moderatörlük yapacağım için bu hafta yetenek yönetimi konusundaki sorunlara biraz kafa yordum. Bu esnada yetenekli çalışanların gerek işe alım gerekse çalışması esnasında bir tehlike olarak görülmesi sorununu anlatmak için daha önce yazdığım bir yazıma birkaç ekleme yapıp yeniden yayınlamak istedim.

Bu yazımın kahramanına Fatmagül adını verdim. Kendisi, iş dünyasında haksızlığa uğrayan, yetenekli olması hasebiyle organizasyonlara kabul edilmeyen, fazla becerikli bulunan yada işe kabul edildikten sonra tehlike olarak görülen yetenekli ve gelecek vaat eden insanları temsilen bu yazıma misafir olacak. Fatmagül sadece bir örnek, onun gibi mağdur edilen ve harcanan yetenekler, insan kaynaklarının hatta spor ve sanat dünyasının da önemli sorunlarından birisi olarak değerlendirmeye alınmalı. Elbette burada yeteneklerin harcanmasında kişilerden daha büyük kayıpları olan taraf şirket yönetimi-patron.

Fatmagül’ü dört yıl önce tanıdım. Üniversiteyi Aston Üniversitesi’nde okumuş, sonra Warwick Üniversite’sinde yüksek lisans yapmış, üç yıl süreyle uluslar arası bir şirketin insan kaynakları departmanında çalışmış. İngilizcesi ile aynı seviyede Fransızca biliyor. Liseyi Türkiye’de bir Fransız kolejinde okumuş. Teknolojiye özel merakı var ve bu konudaki yetenekleri hayranlık uyandıracak türden. Karakteri ise son derece kibar, iletişimi kuvvetli, kendisini ustaca ifade edebilen, çok iyi izlenim bırakabilme ve insanları etkileme konusunda doğal becerisi olan birisi.

Fatmagül, İngiltere’ de oldukça iyi bir şirkette ve geleceği olan bir pozisyonda çalışıyor olmasına rağmen gerek babasının sağlık sorunları gerekse ülkem için güzel şeyler yapayım tutkusuyla İstanbul’a dönme kararı aldı. Tam bu süreçte kendisine iş bulması konusunda memnuniyetle yardımcı olacağımı söyledim, mutlu oldu. Ben de böylesine bir yeteneği Türkiye’de danışmanlık yaptığım şirketlerden bazılarına öneririm diye düşündüm ki tesadüfün böylesi aynı günlerde eğitimler verdiğim, Türkiye nin önde gelen tekstil şirketlerinden birisi İnsan kaynakları departmanı için iyi derece yabancı dil bilen uzman arayışı içinde idi. Fatmagül’ ün özgeçmişini paylaştım. Bir kaç gün sonra görüşmeye davet edildi. Kim demiş mobbing çalışana yapılır diye, mobbingin alası iş görüşmesinde de yapılır. Ve yetenek yönetimi tam bu aşamada hikâye olur. Tim field, mobbingi, diğer kimsenin kendine güveni ve özsaygısına sürekli ve acımasız bir saldırı olarak tanımlamaktadır. Bu davranışın altında yatan nedenler ise; üstünlük kurmak, buyruğu altına almak, karşı tarafı çok kıskanıp hazmedememek, yerini ona kaptırmaktan korkmak ve yok etmek arzusudur. Fatmagül aynen bu tarz bir ortamda buluvermiş kendini. Garip sorular, özel hayata yönelik irdelemeler, ‘’burası İngiltere’ ye benzemez’’ şeklinde amaçsız konuşmalar. Fatmagül yaşadığı hayal kırıklığını anlatınca çok üzüldüm ama Fatmagül den çok şirket için üzüldüm. Çünkü şirketler insan kaynakları departmanlarını yetenekleri yakalasınlar diye kurmuşken bunlar yetenekli kişileri tehlike tanımlayıp katlini vacip görüyor.

Yetenekleri tehlike kabul etmek, insan kaynaklarında çok önemli bir sorundur. Şirkete hayat verecek bir sürü yeteneğin öz geçmişi yönetime ve hiç gösterilmeden itinayla ‘’uygun olmayan aday’’ kategorisine atılır. Çok basit bir sebebi var; ‘’ bu kişi benden daha iyi olabilir mi ve yerimi alabilir mi?’’ İleride sıkıntı olma ihtimalini bile elimine etmek isteyebiliyorlar. Bu derece kullanımı son derece ilkel olan ve fonksiyonel olmayan kıskanma duygusu Türkiye’de yaygın bir yetenek harcama sebebi.
Kıskançlık, insanların tümünde belirli miktarlarda var olan doğal duygulardan biridir ve hatta aynen stres gibi, belli bir doza kadar ve ara ara hissedildiğinde kişiye motivasyon sağlar, başarma azmini körükler. Ancak, iş hayatında kıskançlık artık o kişinin temel duygusu olmuşsa, kendi yapabildiklerine değil de hep başkalarının yetenekleri, konumu, statüsü odak noktası haline gelmişse, sürekli ‘ya benden iyi birileri gelirse’ anksiyetesi içinde ise bu durum problem teşkil edebilir. Hırslarının kölesi olmuş bu kişiler karşısındakine kendini rahatsız ve yetersiz hissettirerek şirket için uygun olmadıkları mesajını verirler. Tipik olarak görüşülen adayla yada öz geçmişinde yanlış giden bir şeyler olduğuna işaret ederler. Adayın pozisyona uygunluğunu tartma yerine, “bu adayı kimseye çaktırmadan nasıl yok ederim” durumuna odaklanırlar.
İşe alım yapan ve mülakat sürecini yöneten kişilerin (bu insan kaynakları departmanından biri de olabilir diğer yöneticilerden biri de olabilir) duygusal olgunluklarının ve güvenilirliklerinin yönetim tarafından değerlendirilmesi çok önemlidir. Bu yazımı okuyan yönetici ve patronlara işe alım yapan kişilerin objektif değerlendirme yapabilme becerisini bir kere daha değerlendirmesini isterim. Victor Hugo’nun dediği gibi ‘’İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmak’’ Hakkaniyetli ve yetenekli kişileri tehlike görmeyecek insanlara işe alım işini emanet ettiğinizden emin olunuz. Yetenekleri yetiştirmek, şirketlere çekmek sonrasında bağlılıklarını sağlamak, önlerini açmak Türkiye’nin geleceği için önemli. Sadece seçme yerleştirme aşamasında değil, çalışan yetenekli personelin de önünün açılması ve ilkel duygulardan beslenen insanların kurbanı edilmemesi zaruriyet. Bu hataların müsebbibi olan kişilerin çoğunun da yönetimin ve patronun çok güvendiği kişiler olduğunu da belirtmek isterim. Zira görünen ve hakikat çoğu zaman farklı olabiliyor. Özü görmek önemli.

Fatmagül bir görüşmede kıskançlığın kurbanı oldu, diğerinde ‘sen bize fazla iyisin’’ diye geri çevrildi, bir başkası ücret konusunda kabulü mümkün olmayacak bir teklif ile böyle bir yeteneği kaçırdı. Bu arada babasını kaybetti ve işe yerleşemedi, haliyle oldukça kötü bir dönem geçirdi. Tam bu esnada İngiltere’den Meggit firması bir online mülakat yapmış ve görüşme iyi geçince İngiltere’ye davet etmişler, işe kabul edildi. Birkaç yıldır orada çalışıyor ve şirket içindeki üstün yetenekli gençlerin dahil edildiği Future Leaders- Geleceğin liderleri programında şirketin geleceği için yetenek yönetimi programına dahil edilerek yetiştiriliyor.

Yazar

Hacettepe Üniversitesi İİBF den başlayan gelişim yolculuğum yurt dışında aldığım uzmanlık eğitimleri ile devam etti. İngiltere South Essex Collage (işletme ve yönetim kursları) ve The Coaching Academy (kurumsal koçluk) ve Oxford Üniversitesi (Liderlik gelişimi ve yönetimi) programlarını tamamladım.

Yorum Yap

Kategoriler

Son Yazılarım

Bilişsel Çarpıtmalar
5 Ocak 2023
Nefes ve Meditasyon
11 Eylül 2022
McKinsey Teknoloji Trendleri – 2022
8 Eylül 2022

Son Yorumlar

Meryem

Deneyimlerinizi paylaşmanız ve bilmeyenlere yol gösterdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kesinlikle bazı insanlara dokunduğunuzdan emin...

Leyla

Kaleminize sağlık arkadaşlar.her şey Zihnimizdeki otomatik pilotu fark etmemizle başlıyor.

Resul Korkmaz

Hülya Hanım merhaba. Aksa için verdiğiniz Liderlik eğitimi ile ve bu makaleyi okuyunca ilk aklıma...