Bedenin verdiği mesajların gerek ilk izlenim gerekse iletişimin devamında yarattığı etkiler azımsanamayacak kadar etkilidir. Söz konusu beden dili olunca tek tek her hareketin tercüme edilmesi, jenerik tariflerle anlamlandırılması doğru değil. İletişime bütünsel bakılması gerekir. Çok fazla değişken var. Burnunu kaşıyan birisinin yalan söylediğini düşünmek, kollarını kapatarak duran insanın iletişime kapandığına hüküm vermek ya da elini açarak konuşan birisinin güvenilir birisi olduğu kanaatine varmak çok doğru olmayabilir.
Sözlü iletişimin insanın düşüncelerini, sözsüz olan iletişimin ise daha ziyade duyguları yansıttığını bilmek önemli. İletişimde çok etkisi olan sözsüz iletişimin ileteni konumunda olan kişilerin ise reçete dahilinde hareket etmesi ve tariflere göre tokalaşması ya da göz kontağı kurmanın öneminden yola çıkarak karşı tarafı rahatsız edecek kadar teoriyle kişiye odaklanması, oturması kalkması, jest ve mimikleriyle kendine yabancılaşıp başka biri gibi davranmaya çalışması yapaylık algısını kuvvetlendirir ve samimiyetten uzak olan her şey iletişime olumsuz etkiler yapar.
Bir dostum bir defasında , “Kendim kalarak iyi iletişim kurmak istiyorum.” demişti. Bu cümle sahici ve doğru iletişimi çok iyi anlatması nedeniyle benim için değerli bir referans olmuştur. Zira beden diliyle ilgili öğretilerin bir kısmı insanların kendinden uzak ve yapay haller takınmasına neden olabiliyor. Başka bir açıdan ise insanların beden dilini doğru gözlemlemek, hem empati hem etkin dinleme bölümlerinde ele alacağımız söylenmeyeni duyma becerisini kazanmak açısından önemlidir.
Jo Ellan Dimitrius, İnsanları Okumak kitabında şöyle der: “Beden dili, kişisel bakım ya da kıyafetlerin yansıtmadığı iç karakteri ve duyguları (korku, içtenlik, endişe, sevgi, neşe, kararsızlık, hüzün vb) açığa vurabilir. Dış görünüm ve beden dili genelde farklı türde bilgiler sağlasa da, her birinden edinilecek bilgiler önemlidir. Kimi zaman dış görünüm ve beden dili aynı yönde işaret eder kimi zaman ise zıt yönde. Önemli olan hem gözleri hem zihni açık tutmaktır.”
Tokalaşma
İletişim eğitimlerinde ilk karşılaşma anını konuşurken mutlaka üzerinde durduğumuz konulardan birisi de tokalaşmadır. Türk kültüründe tokalaşma önemli bir temas iletisidir. Önceki satırlarda bebeklikten başlayan dokunulma ihtiyacı, erişkin yaşamda da varlığını koruyor. Bu nedenle dokunsal bir temas iletisi olan tokalaşma önemli. Çoğu insan tokalaşma şekliyle ilgili bilinçsiz yetersizlik halinde. Ve ilk izlenim üzerinde de etkisi olan bu kısa süreli ritüele ilişkin çok sayıda hatayı gözlemlemek mümkün olabiliyor. Pek çok kişi hatalı tokalaşıyor ve işin ilginci yanlış tokalaştıklarının farkında değiller. Bu sebeple eğitimlerimde bu konuya girmeden evvel insanlardan önce salonda üç kişiyle tokalaşmalarını ve bu deneyimle ilgili birbirlerine kısa yorumlar yapmalarını rica ederim. İyi bir tokalaşma aslında son derece basit ve kolay, ama olumlu etkisi çok yüksek olan bir harekettir. Karşıdakinin elini dengeli şekilde sıkıp kısa süren bir sallamadan sonra bırakılmasından ibarettir.
Tokalaşma esnasında yapılan hatalara bakarsak; “Güven vereceğim, özgüvenimi karşımdakine göstereceğim, buranın hakimi benim, bu görüşmede baskın taraf benim” mesajlarını vermek kaygısıyla muhatabının uygun olup olmadığına dikkat etmeksizin, elini, pistte inen uçak misali uzatan kişilerin tercih ettiği el üstte baskın bir yöntem vardır. Hatta baskın tokalaşma yaparak “karşı tarafı ezdim, hakladım” gibi yanlış bir düşünceye kapılanlar bile görülmektedir. Tokalaşma “toka” dan gelir ve iki elin uygun ergonomide birbirini tutmasıdır. O zaman yapılması gereken de bu ilkeye uygun olarak dengeli tokalaşmadır. İki baskın kişinin el sıkışması durumunda her ikisi de karşısındakinin avucunu alt konuma getirmeye çalışacağından daha da garip bir durum ortaya çıkar. Hatta bazıları “bu savaşın galibi ben olacağım” diye diğer elini üste koyar. Siyasiler basına fotoğraf verirken baskın tokalaşma yapıyor olmayı oldukça önemserler. Tokalaşma biçimleri, üstün olma ve tahakküm gibi mesajlar içerir.
Bir başka yanlış tokalaşma şekli eğreti tokalaşmadır: parmak ucundan hafifçe tutup çekmek. Bu biçim, muhataba kendini kötü hissettirir ve onda tokalaşılan kişiyle ilgili rahatsızlık duyulduğu, küçümsendiği hissini uyandırır. Ne olduğunu anlayamazsın. Karşı taraf sana mı güvenmez, yoksa kendine mi güvenmez? Çekingen midir? Rahatsız etmemek için mi yapar?. Fazla mı titizdir?. Bu, her haliyle kötü bir tokalaşma şeklidir, o yüzden eğreti tokalaşmaktansa hiç tokalaşmamak çok daha iyidir.
Cansız tokalaşma, ölmüş bir balığı tutmuş hissi verir. “Al elimi, hayrını gör” der gibi yapılır. Hele ki bir de el terliyse tam ölü balık olur. Zorlamayla uzatılmış bu gevşek el tarzında tokalaşanlarla ilgili muhatabında çok zayıf, pasif biri olduğu algısı oluşabilir. Ölü balık el sıkışını kullanan çoğu kimse bu şekilde bir tokalaşması olduğunun farkında değildir.
Kurban pazarlığı yapar misali tokalaşma yapanlar ise muhatabının elini öyle bir sarsar ki karşısındaki kişide bunu ancak bir pehlivan yapar hissi uyandırır. Bırakın elinizi, neredeyse kolunuzu yerinden çıkaracak zannedersiniz.
Son hatalı biçim ise kolunu düz bir tahta misali gergin uzatanlardır. Bu tokalaşma türüne daha çok kadınlarda rastlanır. Karşıdakini belli bir mesafede tutma gayreti varmışçasına kol dümdüz uzatılır. Bu tokalaşma şekli, insana kendini tuhaf ve değersiz hissettirir. Bu tarzı benimseyen kişiler, karşılarındaki insanda aslında görüşmek istemiyor da mecbur kalmış gibi bir hava yaratır.
İpuçları
Beden dilimizin genel olarak tüm iletişimimizi etkiler. İyi ve etkili bir iletişimde birtakım kurallara riayet etmek bize fayda sağlar. Örneğin karşımızdakiyle ölçülü bir göz kontağı kurmak gerekir. Hiç göze bakmadan konuşmak da sürekli bir göz kontağı da karşımızdaki insanı rahatsız eder.
Donuk ve ifadesiz bir yüz ifadesi yerine gülümseyen ve ne hissettiğini karşıdan anlaşıldığı anlaşılan bir yüz ifadesine sahip olmak katkı sağlar.
Yüz ifadeleri ve beden dili üzerinde yeterince kontrolü olmayan insanların beden dillerindeki bozulmalar ve kontrolsüz davranışları iletişimi olumsuz etkiler. Duyguların farkında olmak, yüz ve bedene yansımalarını kontrol edebilmeyi öğrenmek gereklidir.
Jestlerin abartılması ya da hiç kullanılmaması da iletişimi olumsuz etkiler. Bazı kişiler konuşurken ellerini o kadar çok kullanırlar ki onları dinleyen yorulur ve dikkati ellere kayar. Konuşurken elleri sürekli bağlamak, ya da cepte tutmak da olumsuz etki yapabilir.
Bedenin ayakta ya da otururken dik durması kişinin daha pozitif algılanmasını sağlar.
Duruş bozuklukları özgüveni ve ruh halini de etkiler.
İletişimde önemli konulardan birisi karşıdakiyle yakınlık derecesine göre doğru mesafede durmak ve insanların kişisel sınırlarına girmemeyi öğrenmektir.
İletişimde beden diliyle ilgili olumlu katkı sağlayan hususlardan birisi de kişiye yönelerek dinlemedir. Birden fazla insanla konuşurken ise yapılması gereken yönelişi herkese yönelişi dağıtarak iletişimde kalmaktır.
Beden dili konusunda kitap, film ve tedx konuşma önerileri
Kitap: Beden Dili – Joe Navarro.
Film: Yalancı Yalancı, yönetmenliğini Tom Shadyac’ın yaptığı ve başrolde Jim Carrey’in olduğu komedi filmi
Ted konuşması: Vücut dilin benliğini şekillendiriyor – Amy Cuddy
https://www.ted.com/talks/amy_cuddy_your_body_language_may_shape_who_you_are?language=tr