Ben, Eren ve Serra bir projede birlikte çalışıyoruz. Ben yönetim danışmanıyım, Eren iş geliştirme müdürü, Serra ise Eren in yardımcısı. İkisi de Endüstri mühendisi. Rutin toplantılarımızdan birindeyiz, Eren Visio da çizdiği süreç haritalarını slayttan gösterip durmaksızın anlatıyor. Serra nın bedeni orada, kafa bambaşka yerlerde. ‘’Ben bugün kafayı toplayamıyorum, bireysel çalışalım mı?’’ dedim. Serra nın gözleri parladı, Eren teklifimi anlamlandıramayarak ‘’Peki’’ dedi. Serra çıktı. Toplantı salonunda Eren ve ben kaldık. ‘’ Serra kötü bir gece geçirmiş bence, çok ağlamış bir hali var, hiç odaklanamadı, fark ettin mi?’’ dedim. Eren son derece şaşkın ‘’ yahu ben böyle şeyleri hiç anlamıyorum, nasıl fark ettin, siz kadınlar hemen fark ediyorsunuz. Vallahi ben birisi açıkca ifade etmediği sürece ne hissettiğini çok anlamam, kafa yormak da aklıma gelmez, ’’ dedi. Eren’ e o gün insan yönetiminde duygusal zekanın öneminden bahsettim.
Thedore Roosevelt ‘’başarı formülünün en önemli tek bileşeni insanlarla iyi geçinmeyi bilmektir’’ derken iş yaşamında başarı için duygusal zekanın ne denli gerektiğine dikkat çekmiş. Tanımları sınır çizdiği için sevmem, hele duygusal zekayı tanımlamanın çok kolay olduğunu düşünmüyorum ama en yalın şekliyle ifade etmek gerekirse kendinin ve başkalarının duygularının, ne hisettiğinin farkında olmak, yaşananları, olanları gözlemleyebilmek derim.
Sadece teknik bilgi ve beceri kimseyi bir yere taşımaz. En uygun kredileri kullandıran bir finans müdürü olabilirsiniz, insan kaynaklarının tüm süreçlerinde otorite olmuş, hatasız maaş yapmakla, iş kanununu yalayıp yutmakla övünen bir insan kaynakları müdürü olabilirsiniz, hem dijital hem konvansiyonel pazarlamada on numara bir pazarlama müdürü olabilirsiniz, dış ticaretin kitabını yazmış bir dış ticaret müdürü olabilirsiniz, KDV mevzuatından, ihtilaflı işlere kadar her detayda hocalık yapacak kadar iyi bir muhasebe müdürü olabilirsiniz, verimlilikte üzerine olmayan bir imalat müdürü olabilirsiniz. Üzgünüm, ekibin herhangi bir üyesinin bakışından, sesinden, duruşundan ‘’ gel bakalım, senin neyin var?’’ diyemiyor ve insanların duygu durumlarını anlayamıyor, ihtiyaç duydukları şekilde yaklaşamıyorsanız o ekip sizi teknik bilginizle baş başa bırakır.
Duygusal zeka akıl ve kalbin senkronize hareketidir. Bir insanın işi alması büyük ölçüde IQ(bilişsel zeka) ile mümkün olsa da EQ(duygusal zeka) ilerlemek, kariyer yapmak için olmazsa olmazdır. Duygusal zekası iyi insanlar evvela kendi duyguları ile başa çıkmak ve yönetmek konusunda başarılıdır ki bu hakikaten zor mevzudur. Duygusal zekanın babalarından Daniel Goleman duygusal zekanın geliştirilebilir olduğunu ifade eder. 2013 yılında Essex Üniversitesin de büyük hayramlıkla sunumunu dinlediğim Golemanın bir slaytı hafızama kazındı. Duygusal zeka konusundaki becerileri 5 e ayırmıştı Duygusal zekası olan kişinin;
- Özbilinci olacak, iç dünyasının farkında olacak
- Kendi duygularını kontrol edebilecek
- Kendini harekete geçirecek
- Başkalarının duygularını anlayabilecek
- İlişki yönetiminde usta olacak
Her maddenın üzerinde detaylı yazmak isterim. Ama bu yazıyı fazla uzatmak yerine bir başka yazıda detaylandırmayı tercih ediyorum. Bu yazının ana fikri; insanları anlamayan onların ihtiyaç duydukları şekilde davranamaz. Yani duygusal zeka mevzusuna kafa yorunuz.