Çok ilginç ve oldukça yaygın bir yönetim zaafı var; bazı firmalarda mevcut yönetenlerin dışında alternatif yapılanmalar mevcut. Bu ilginç yapılar bir kısım organizasyonel sistemlerde yapıyı yönetiyorum sanan patron veya genel müdürden çok daha güçlü. Onların istemediği kişi işe alınmaz, yada acilen sistemden çıkarılması icap eden ve mevcut yapıyı oldukça negatif etkileyen kişiler bu alternatif yapı orada kalmasını münasip buluyorsa senelerce orada üretmeden kalabilir. Yada tam tersi son derece faydalı birisi ansızın kapının en dışına makul olmayan gerekçelerle, bu yapı rahatsız olduğu için konulabilir. Onlardan iyi satarsanız, onlardan iyi yaparsanız hele patrondan takdiri kaparsanız yaşama şansı vermezler.
İstemedikleri bir tedarikçi ile çalıştırmazlar. Hasbelkader çalışılmışsa hızlıca hesabı kesilir. Her türlü entrika itinayla çevrilir.
Bu alternatif yapı bir projeyi yada değişimi-gelişimi desteklemiyorsa sabotaj kaçınılmaz olur ve yol almak namümkündür. Her yerden duvara toslatırlar. Ortam öyle zehirlidir ki gaz maskesi ile dolaşmanız gerekir.
Garip kazançları ve ilginç konfor alanları olan kişiler olmaları da bir başka ortak özellikleridir. Bazıları namı diğer şirketin kara kutusu olarak etiketlenmiştir. Bazısının ise ahde vefa yada geçmişten gelen kuvvetli bağ hasebiyle bu güce sahip oldukları konuşulur. Neden oluşmuşlar bilemem ama şirketlere çok zararlı oldukları aşikar. Okurken tanıdık geldi mi?
Bu paylaşımı Linkedin üzerinden yaptım. Ve çok sayıda değerli yorum geldi profesyonellerden. Hepsini yazamadım ama bir kısmını hiç dokunmadan ve mahremiyet nedeniyle yorum yapan kişilerin isimlerini paylaşmadan size aynen aktarıyorum.
#Yorum1
Demek ki paralel yapı özel sektörde de kusursuz yapılanmış.
#Yorum2
Çok tanıdık geldi. Yaklaşık 6 hafta çalıştığım küçük bir patron firmasında, beni karşısına alarak, aslında pozisyona ihtiyaç duymadıklarını söyleyen kişiye inanarak, neyse kısmet değilmiş diyerek çantamı alarak çıktım. Ve süre içerisinde zaman zaman niye diye sorguladım tabii. Aradan aylar geçti, bir akşam benim bu işe girmeme aracı olan kişi ile karşılaştık ve bana söylediği, patronda benim işten kendi isteğim ile ayrıldığımı düşünüyormuş. Seni oyuna getirmişler dedi. İçerideki yapılanmanın farkındaydım ama bu kadar ileri gidebileceklerini düşünmemiştim.
#Yorum3
Nedeni çok basit. Bir firmada yönetim sisteme değil kişiye bağlıysa, kişi zamanla vazgeçilemez olup imtiyaz sahibi oluyor. Bunu önlemenin tek yolu firmaların yönetim planları doğrultusunda yönetilmesi ve kişiler değişse bile sistemin çalışma bütünlüğünün bozulmayacağının herkes tarafından bilinmesi gerekliliğidir.
#Yorum4
Şirketlerde canlı organizmalardır. Nasıl çağımızın hastalığı kanser ise şirketler de benzer hastalıklardan ne yazık ki etkilenmiştir. Şirketlerin de kanser hücreleri işte bahsettiğiniz yapıdaki kişilerdir. Kanser hastalığının en kötü yanı da metastaz ile yayılıyor olmasıdır. Kurumsal görünen yapılara dahi hızla nüfuz etmekte ve çok hızlı bir şekilde tüm alanlara yayılmaktadır. Tedavi yöntemleri mevcut ancak hastanın öncelikli tedavi sürecine inanması gerekiyor. Daha mühimi erken tanı hayat kurtarır.
#Yorum5
Bu kişiler bir de işe alım sürecinde güya güvenilir insan olduğundan yetkilendirilir. Vasıflı bir adaysa o şirketten içeri bile giremez, bir yerlerde işe alınmışsa daha evrak tamamlama sürecinde ya da ilk başladığı gün yönetim, iş, iş yeri öyle bir kötülenir ki, kişi derhal kaçırılır. Duvara bir çentik daha atılır ve misyon tamamlanır.
#Yorum6
Sistem yorumlardaki çoğu kişinin ortak konuda kesiştiği şekilde çalışıyorsa, zaten orada sağlıklı bir işleyişten bahsetmek mümkün değil. Çetelere, bireylere bağlı sistem, sistem değildir. O sisteme dahil olamıyorsanız vakit kaybetmeyin, ayrılın.
#Yorum7
Bu bahsettiğinizi 1915 lerde “oligarşinin tunç kanunu ” olarak yayınladılar. Bu tipler kurum kültürünün yaratıcısı ve parçası olmuşsa işletmeler kurumsallaşayım derken kurum bağlarlar. Bir de bakmışsınız kar çıkmıyor. Patron da nerede hata yapıyoruz diye bunlara sorar. Bu tiplerin aldığı haz, altını ıslatan çoc9uğun hazzı gibidir. Önce sıcaklık ve rahatlama sonra zatürre.
#Yorum8
Çok doğru. Bunun üzerine mastır tezi yazan öğretim görevlileri bile tanıyorum. Organizasyonlar ın görünmeyen buzdağı (iceberg) i deniyor buna. Üniversitede yönetim ve organizasyon dersinde işlemiştik bunu, iş hayatına atılınca çok doğru olduğunu anladım. Lakin İK bölümüne ne zaman söylesem hep dışlanan ben oldum o da ayrı konu zamanla susmayı öğrendim çünkü sistem böyle işliyor.
#Yorum9
Patronlar ve üç harfli unvana sahip kişiler (CEO) golf sahalarını gezdikleri kadar çalıştıkları sahayı gezseler, sahayı dinleseler yönettiklerini düşündükleri ile gerçekte olan arasındaki farkı daha iyi anlayacaklardır . İşi sahayı gezmek olan ve direkt patrona bağlı çalışan bir arkadaşım bir gün patrona; ‘Bizim lojistik ve ürün yönetimi konusunda ciddi sıkıntılarımız var‘ der Patronun verdiği cevap : ‘Yoo bizim öyle bir sıkıntımız yok‘ hatta aynı patron mağaza ziyaretine gidiyor; ‘şu görsel uygulama neden yapılmadı‘ diye müdüre soruyor. Müdür diyor ki; ‘öyle bir uygulama gelmedi‘ Patron sinirlenip çıkıyor. Müdüre önce ihtar sonra iş akdi feshi. Sonra anlaşılıyor ki görsel departman patrona bu hafta tüm mağazalarda uygulandı diye bilgi vermiş . O yüzden sadece gezmek de yetmez dinlemeleri ve araştırmaları da lazım.
#Yorum10
Patron basiretsiz, sözde genel müdür de etkisiz olursa yazdıklarınız olur ve birçok firmada oluyor da. Bu durumu aşmanın yolu, tecrübeli ve sistem üzere çalışan bir yapıyı kuran Genel Müdür ve altında kuracağı profesyonel ekipten geçer. Böyle firmalarda var. Biz yaptık çok şükür.
#Yorum11
Çok derinlerde yatan bir problemi yazmışsınız. Bu konu hakkında da günlerce konuşulabilecek durumdayım. Özetle ; Şirket bu kişilerle büyüdü ise hiç kimse onların üstüne gitmeye cesaret edemez. Patron bunları tanır ama gönül borcundan ve çıkacak olası kargaşadan dolayı üstlerine gitmez. Atanan yeni kişilerin -çoğu- bunlarla geçinmenin bir orta yolunu bulur. Dürüst ve zaman kaybetmek istemeyen kişiler bunlarla bir şekilde karşı karşıya gelir korkutulur sindirilir ve kötülenerek gönderilir. Grup bu çatışmalardan yara almadan çıktıkça grup dışından Yeni ve maalesef namuslu katılımcılar bulur. Böylelikle ” Klik ” tabanını genişletir ve kendi varlığını güçlendirip yola devam eder. Artık değişim imkansızdır. Patron kendi sonunu hazırlayan arkadaşlarına ve/veya Hemşerilerine, yada aileden sayılır dediği kişilere yapılması gerekeni fark eder ama çok geçtir. Onlar her türlü kanalda cirit atmakta doğruları değil patron tarafından duyulması istenenleri dile getirmektedirler. Ender de olsa doğruları söylerler ki bak adamlar doğruda söylüyor denilsin. Ama aslında şirketin içi boşaltılmıştır. Kapasiteli insanlar gönderilmiş arkalarından teneke çalınmaktadır.
#Yorum12
Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum Hülya hanım Bu kişiler sürekli işlerinin çok yoğun olduğundan da bahseder ve patronlara her zaman onların duymak istediklerini söylerler.
#Yorum13
“Kimse dürüst birine kazık atamaz” diye bir laf vardır. Eğer iş sahibi ya da sahipleri bu adamlara laf edemiyorsan bunun sebebi belli demektir. Ayrıca, ben bir defa çete liderinin iş yeri sahibi olduğunu da gördüm. Seyirci gibiydi ama çetenin de lideriydi.
#Yorum14
Şeffaflığın sıfır olduğu, güçlerini konfor alanlarından alan, patronlarıyla olan ahbap çavuş ilişkisiyle dokunulmazlık almış, iletişim dillerinde zorbalığın tavan yaptığı, ofis çeteleri. Organizelerdir. Bunların karşısında okuduğunuz kitaplar, yönetim bilimi çaresiz kalır. Zehirlidirler. Duygusal zekanız defalarca duvara çarpar. Dışarıdan kimseyi kabul etmezler. Nihayetinde gösterdiğiniz bütün çabaları kumdan kalelere dönüştürürler. İlerlemenize tahammülleri yoktur. Her köşe başında size çelme takmak için beklerler. Sonunda insan olduğunuzu unutmamak için, yeni umutlarla girmiş olduğunuz firmayı acil çıkış kapısından terk edersiniz. Bu tecrübe size hiçbir şey öğretmez. Üstüne uzun bir yeni iş arama süreci sizi bekler. İşinizden neden ayrıldığınızı, suya sabuna dokunmadan defalarca anlatmak zorunda kalırsınız.