Ülkelerin kalkınmışlık düzeyi ile sahip oldukları beşeri sermeyenin niteliği ve büyüklüğü arasında anlamlı bir ilişki vardır. Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların ekonomik hayata katılımı, korunmasız işçilik mağduru olmasının önlenmesi ve kadınların iş yaşamında daha aktif olması ülkemizin geleceği, güçlü ve büyük bir ekonomiye sahip olmamız açısından çok önemli.
TÜİK istatistiklerine göre kadın istihdamı 2004 yılından 2015 e kadar %20.8 den %30.3 yükselmiş. Gözle görülen bir gelişime rağmen hala ülkemiz için önemli bir potansiyel olan Türk kadını ekonomik yaşamın yeterli derecede bir parçası haline gelmemiş durumda. Çıktısı olan projeler üretmek için kadınların iş gücüne dahil olmama sebeplerine ve istatistiklerine bakmak gerekir. Çalışmayan kadınların;
• %57.6 sı ev işleri ve çocukla meşgul olmak durumunda
• %12.5 i çeşitli nedenlerle çalışamaz durumda
• %11.2 eğitim ve öğretime devam ediyor
• %7.5 i iş aramayı bilmiyor veya aramıyor
• %6.8 i diğer nedenlerle çalışmıyor
• %4.1 i emeklilik nedeniyle çalışmıyor
• %0.3 ü mevsimlik işlerde çalışıyor
Türkiye’de iş gücündeki cinsel eşitsizlik uçurumunu minimize etmek için ‘’iş’te eşitlik platformu’’ bazı çalışmalar yaparak %10 luk bir iyileşme sağlamıştır. Kadın için pozitif ayrımcılık yapılmasını doğru bulmuyorum ancak fırsat eşitliğinden hala çok uzakta olduğumuzu görüyorum. Kadına fırsat eşitliğinin sadece işe alım sürecinde değil, kariyer olanakları, eğitim ve gelişim fırsatları ve yönetim kadrolarında yer alma gibi çalışma yaşamına dair tüm süreçlere sirayet etmesi gerekiyor. Gerek kamu kuruluşlarının gerekse özel sektör ve STK ların ayrımcılık karşıtı bir kültürün oluşumu için çalışması ve kadının iş yaşamında etkin olmasını ezber söylemlerden öteye taşıması gerekiyor.
Bu konuda güzel projeler üretildi, birkaç örnek;
Bilim Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı ve Borusan Holding in birlikte gerçekleştirdikleri ‘’Annemin işi benim geleceğim’’ projesi ile 10 ilde organize sanayi bölgelerinde kreş kurulması hedeflenmiştir. 2019 da da tamamlanması hedeflenen proje ile %57.6 sı ev işleri ve çocukla meşgul olmak durumunda olup iş hayatına katılamayan kadınların sayından azalma sağlanacaktır.
İntel teknoloji hizmetleri firması ve Türkiye kadın girişimciler derneğinin 2015 de tamamladığı ‘’ Genç fikirler güçlü kadınlar’’ adlı proje ile 18-30 yaş arası kadınların fikir kamplarında farkındalıklarının artırılması, iş fikirleri üretilmesi ve teknoloji kullanımı becerilerinin artırılması için eğitilmeleri sağlanmıştır.
Sabancı vakfı ve Birleşmiş Milletlerin birlikte yaptıkları ‘’Cinsiyete duyarlı bütçeleme’’ projesi ile belirlenen illerde yerel yönetimler vasıtasıyla cinsiyete duyarlı bütçeleme yapılması yönünde çalışmalar yapıldı.
Yoksulluğun azaltılması için kadınları güçlendirmeye yönelik politikaların oluşturulması ve kaynak aktarımının sağlanması esastır.
Yukarıdaki verilerden yola çıkılırsa üretilecek projelerin teması aşağıda yazdıklarıma paralel olmalı.
• Ev işleri ve çocukla meşgul olmak durumunda olan kadınlar için evden çıkmalarını kolaylaştıracak ve çocuk bakımı ile ilgili mesuliyetlerine yardımcı olacak programlar geliştirilmeli.
• Çeşitli nedenlerle çalışamaz durumda olan kadınların çalışma yaşamından olmama nedenleri, çalışmak istiyorlarsa hangi fırsatların yaratılacağı araştırılmalı ve evden çalışma gibi alternatif modeller geliştirilmeli.
• Eğitim ve öğretime devam eden kadınların yarım zamanlı çalışmasının önü açılmalı.
• İş aramayı bilmeyen veya aramayan kadınlara eğitim verilmeli, iş sağlayıcılarla ve kurumlarda irtibat kurmaları sağlanmalı.
• Diğer nedenlerle çalışmıyor olan kadınlar arasında iş gücüne kazandırılması mümkün olanlar var ise projeler üretilmeli. Korumasız işçilik mağduru kadınlarla ilgili de önlemler alınmalı.
• Emeklilik nedeniyle çalışmayan ama hala üretme becerisine haiz kadınların bilgi , beceri ve yeteneklerinin iş gücüne kazandırılması için projeler üretilmeli, çalışma modelleri geliştirilmeli.
• Mevsimlik işlerde çalışan kadınların tam zamanlı istihdamına yönelik projeler üretilmeli.
Kadın emeğinin önünde duran toplumsal ön yargıları yıkmalıyız. Konunun ekonomik olduğu kadar, toplumsal , siyasal ve kültürel bağlantılarının olduğunu unutmamak gerekli. İlgili tarafların tamamının tutarlı politikalar ışığında güzel programlar üretmesi gerekir. İş dünyasında söz hakkı olan herkesin bu konuda ulusal duyarlılık oluşması için çaba göstermesi zaruriyettir.