Soma faciası üzerinden günler geçiyor, gözümüzden yaş gönlümüzden acı gitmiyor. Cumhuriyet tarihinin en üzücü felaketlerinden birisini yaşadık. Bakan Taner Yıldız açıkladı; ‘’doğal afet değilse orada KUSUR vardır’’. Kusurun büyüğü var hem de. İş güvenliği konusunda ne kadar vahim halde olduğumuzu çok net şekilde görmüş olduk.
Bizde maalesef böyle hadiselerin akabinde suçlu aranır ve genelde günah keçisi bulunur. Oysa Japonların bu tarz durumlarda oldukça farklı bir tarzı var. Böyle talihsiz durumların sonrasına çok iyi bir değerlendirme yaparak felaketin kök sebeplerini analiz ediyorlar. Sonrasında ise böyle bir vehametin tekerrür etmesini engellemek için alınacak tedbirlerin neler olduğunu belirliyorlar. Ve hiç taviz vermedikleri sürekli iyileştirme felsefesi gereği okul ve iş eğitim müfredatlarına konuyu dahil ederek kolektif bilincin uyanmasını, insanların bu tarz durumlarla ilgili gerek önleyici gerekse düzeltici faaliyetler konusunda köklü alışkanlıklar kazanmalarını sağlıyorlar. Alışkanlık denilen koşullanmış davranışları hem kurum hem ülke kültüründe yerleştirmek çoğu zaman büyülü değnek etkisi yapar. İş güvenliği konusunda en büyük sorunumuz bu; biz alışamadık bu işlere. Alışkanlıkların mucizevi etkisi konusunda çok etkilendiği kitap Charles Duhing Alışkanlıkların gücü. Kitapta iş güvenliği konusunda çok etkilendiğim bir kısım vardı.
Alcoa Amerika’nın en büyük aliminyum şirketi olup halka arz edildiği günden itibaren tüm yatırımcılarına istikrarlı bir getiri sağlayan bir kuruluştur. 1987 yılında Wallstreet de analist ve yatırımcılar Alcoa’nı yeni CEO’su Paul O Neil ile tanışmak için bir otelde toplandılar. Paul O Neil kürsüye gelir ve tüm yatırımcılarının önünde “Sizlere iş güvenliğinden bahsetmek istiyorum” der. “Her yıl çok sayıda Alcoa çalışanı, işgücü kaybına yol açan kazalar geçiriyor. İşçilerimizin 800 derecenin üstündeki metallerle ve insanın kolunu koparıp atabilecek makinelerle çalıştığı düşünülürse, bizim şirket olarak güvenlik sicilimiz ortalama bir Amerikan şirketine göre daha iyi ama yeterince iyi değil. Ben Alcoa’yı Amerika’ nın iş güvenliği en iyi şirketi haline getirmek istiyorum. Sıfır kaza hedefliyorum. Bunu başarırsak, şirketteki bireyler önemli bir şeyin parçası olmayı kabul ettikleri, mükemmeliyetçiliği alışkanlık haline getirmeye kendilerini adadıkları için başaracağız. İş güvenliği, şirket genelinde alışkanlıklarımızı değiştirme yolunda ilerleme kaydettiğimizin bir göstergesi olacak. Buna inanmıyorsanız lütfen salondan çıkın. ”* Paul o Neil’ın bu konuşmasının ardından tüm şaşkınlığa uğrayan ve şirketin yeterince kar etmeyeceğini düşünen yatırımcılar ve analistler salondan çıkar ve telefona sarılarak Alcoa senetlerini satın tavsiyesinde bulunurlar. Bu durum şok etkisi yaratır.
O’Neil’ın konuşmasını izleyen bir yıl içinde iş güvenliği hassasiyeti ile birlikte Alcoa’nın karı hızla yükselerek rekor seviyeye ulaşır. O’neil 2000’de emekliliğe ayrıldığında şirketin net yıllık geliri iş güvenliğine oldukça para harcamasına rağmen bir önceki döneme göre beş kat büyümüş, piyasa değeri ise 27 milyar dolar olmuştu. Bu dönemde yapılan çalışmalar ve kurulan sistemle şirketin iş kazası oranı Amerika ortalamasının 20’de birine düştü.*İş güvenliği anlamında ün yaptı.
Peki O’Neil iş güvenliği ile bunu nasıl başardı? Öncelikle işi yapan kişiye ister işçi ister bir mühendis olsun sorumluluk vererek ve işçilerden gelen iş güvenliği önerilerine dikkat kesilerek ve en temel ihtiyaca odaklanarak. Kilit alışkanlıkları değiştirerek. O’Neil en temel ihtiyacı GÜVENLİK olarak tanımlıyor tüm yönetim sistemini güvenlik üstüne kuruyor. O dönemde birlikte çalıştığı herkes onun iş güvenliği vizyonuna inanıyor çünkü her konuşmasına “İşinizden evinize sapasağlam dönmeyi hak ediyorsunuz, ailenizin karnını doyurmak için yaptığınız işin sizi öldüreceğinden korkmuyor olmalısınız” diye başlıyor.
Paul O Neil tüm proseslerde güvenlik odaklı davranarak işlerin ciddi manada toparlanmasını sağladı. İş güvenliği kilit alışkanlık olur ise sadece kazalar ve meslek hastalıkları azalmaz. Bakım ve onarım maliyetleri düşer, uygun olmayan ürünler azalır, fireler azalır, israf önlenir, verimlilik artar, moral ve motivasyon yüksek olur. Bu kültürü oluşturmak ise gerçekten mümkün. Biz alışkanlık kazandırmaya odaklanalım, iş güvenliği kültürü oluşur.
**Paul O Neil’in öyküsü: Alışkanlıkların gücü: Charles Duhingg