Sevgili Beyhan Budak’ın konuğu Mehmet Z. Sungur’dan gelen “Hayat Dersleri”ni Pelin Bozkurt sizler için derlemiş.
60 yıllık hayat tecrübesinden Mehmet Bey’in öğrendikleri ve tavsiyeleri:
● Bilginin çok ama bilgeliğin giderek yok olduğu dünyada bilen adamdan öğrenen adama geçen bir konumda olmanın ne kadar önemli olduğunu; çünkü yaşamın kılavuzunun olmadığını
● Değişen dünyada ihtiyaçlar da, ihtiyaç duyulan bilgi de, her bireyin ihtiyaçları da farklı olduğu için, tek bir yaşam kılavuzunun olamayacağını,
● Öğrenmenin aslında zihni yoran bir aktivite değil, zihni geliştiren bir aktivite olduğu ve bir yaşam kılavuzu olmadığı için insanların kendi hatalarından öğrenmeye başladıkları; ancak hayatın sadece kendi hatalarımızdan öğrenebileceğimiz kadar uzun olmadığını ve başkalarının yanlışlarından da öğrenebilmenin esas bilgelik olduğunu,
● Öğrenmenin, sevgi gibi her zaman insanın hayatına bildiği yollardan girmediğini ve olayların kişiselleştirilmemesi gerektiğini, başkaları bize ‘”Hayır.”‘ dediğinde tek mesaj çıkarmamız gerektiğini ve ilk akla gelen seçeneğe inanmak yerine çok seçenekli düşünmenin daha önemli olduğunu,
● Bilişsel yaklaşımların hayatın kendisi olduğunu ancak tabii ki onu kullanabilirsek…
● Yani hayatın bize olanlarla ilgili değil onlara verdiğimiz tepkilerle ilgili olduğunu,
● Ne kadar katıysak darbeyi o kadar sert alacağımızı, ancak yumuşak ve esneksek, darbeyi absorbe edebileceğimizi,
● Yani hayatın içinde birçok darbelerin ve travmaların olacağını, bunlarla yaşamanın tek yolunun esneyebilmek ve çok seçenekli düşünmek olduğunu,
● Modern hayatın hızlı akması bizi düşünmekten ve muhakeme etmekten uzaklaştırdığı için aslında hayatı yavaşlattığımız zaman hayatımıza anlamlı şeyler girebileceğini,
● Önemli olan dünyanın hangi hızla döndüğünün değil, bizlerin arada sırada durup yağmurun tadını çıkarıp çıkaramadığımızın ve ıslanıp ıslanmadığımızın önemli olduğunu,
● Durmayı öğrenmemiz gerektiğini ve durduğumuzda etrafımızdakileri daha iyi görüp, algılayıp, hayatlarımızı değiştirebileceğimizi,
● Doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış ve adı hayat konmuş zaman diliminin, bize hiçbir bedel ödemeden verilmiş en büyük armağan olduğunu ve bu armağanı alabilmeyi becerebilmek gerektiğini, bu şansın armağan olduğunu fark ettiğimizde yeniden yaşamaya başlayabileceğimizi ve bu şansa minnet etmemiz gerektiğini, ayrıca hepimizin yaşamın bir parçası olduğunu, insanlığın bir zincir ve hepimizin zincirin bir halkası oluğumuzu fark etmemiz gerektiğini ve en zayıf halka kadar güçlü olduğumuzu öğrenmemiz gerektiğini,
● Yani yaşamımızın büyüklüğünün başkalarıyla kurduğumuz bağlar kadar büyük olabileceğini,
● Yaşamın yalnızca bize verilmediğini ve bizden istendiğini de bilmenin çok büyük bir erdem olduğunun farkında olmamız gerektiğini, aslında hep alacaklı olmadığımızı ve dünyanın sadece kendimiz için yaratılmadığının bilincinde olmamız gerektiğini,
● Ayrıca Sevgili Mehmet Bey, on binlerce danışanına dönüp baktığında hepsinden çok şey öğrendiğini ve insanın en çok öğrenmeye ihtiyacı olduğunu,
● Acıya şapka çıkarmayı, acının yaşamın kaçınılmaz bir parçası olduğunu ve hiçbir şeyin tek kişilik olmadığını,
● Daha az yargı, çünkü yargının çok olduğu zamanlarda sevmeye vakit kalmadığını, daha az protesto, daha çok kabul ve daha çok şefkatle yaşamamız gerektiğini, şefkatin insanların acılarının farkına varmasını sağladığını ve acıları azaltmanın sonrasında sorumluluğu getirdiğini, sevginin dünyayı döndürdüğünü ve kabulün değişimin ilk adımı olduğunu,
● Sadece sevdiklerimizi yapmanın değil, yaptıklarımızı sevmenin de önemli olduğunu öğrendiğini belirtmiştir.
Ben çok etkilendim. Tamamını izlemenizi tavsiye ederim.
Teşekkürler Mehmet Sungur, Beyhan Budak
Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=vupoHpwtd6s
Yazan: Pelin Bozkurt