“Benim için ya siyah vardır ya beyaz” dedi. Ama hakikat öyle değil, bir sürü renk var deyince yine itiraz etti “Benim için yok”
Hayat esnemediğin yerden kırıyor. Bir filmde duymuştum “Tanrı belki de kafamızı düşünceler yer ve yön değiştirsin diye yuvarlak yaptı”
Gerçekle ilişkisi kopmuş, akıldışı standartlar belirleyen, hatalarla gereğinden fazla ilgilenen insanların mutlu olduğunu ya da mutlu ettiğini gördünüz mü?
Katı kişilik yapısına sahip insanların iş hayatını da hem kendileri hem birlikte çalıştıkları insanlar için zorlaştırdıkları aşikar. İçeride neşe kalmıyor.
Kontrolü, manipülasyonu, şüpheyi, empati eksikliğini kapı dışarı etmek iyi bir başlangıç olabilir.
Sizlerden Gelenler:
Bakış açısı alışkanlıkları, alışkanlıklarda davranışları, davranışlarda hayatın akışına yön verir. Renkler ve çeşitlilikler yaşamı anlamlı kılar.
-Gökhan Yılmaz
Dostoyevski’ye göre, Dünyanın en zor hissi, kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğuymuş.
Gerçekle ilişkisi kopmuş, empati eksikliği olan, katı, öfkeli, kusur arayan insanların yanında, aitlik duygusunun yaşanması mümkün olur mu! Nasıl zor bir histir!
-Nagihan Aydın
Yaratılmış her şey bu kadar renkli iken bizler neden içimizi ve kendimizi sadece iki renk ile tanımlayıp böyle yaşayalım ki
-Hülya Gündoğdu Kılınç
Siyah ve Beyaz iki uç nokta gibi, hayatta gri noktaları artırdıkça anlamı değişiyor hayatın. Empati, karşıdakinin ayakkabısı içinde düşünme (acaba haklı olabilir mi balonu ile düşünme) hayatımızı daha yaşanabilir kılıyor ve bizim daha iyi yetişkin olabilmemize imkan veriyor.
Yoksa daha sert ve kırılgan olup içimizdeki 2 çocuk karakter ya da 2 ebeveyn karakter üzerinde hayatı yorumluyoruz.