Geçen gün  bir emlak ofisine gittik Birmingham da. Kapıda bizi  gayet güler yüzlü bir İngiliz kız karşıladı. Sabahın erken saatleri olması sebebiyle ofisi temizliyordu. Bizi beklemek üzere koltuklara alırken ne içeceğimizi sordu. İki kahve dedik, geçti mutfağa hazırladı ve getirip ikram etti. O arada çalan telefonlara bakıp ellerindeki evlerle ilgili bilgiler verdi. Bize portföylerini incelememiz için dosyalar verdi. O arada gelen bir müşteri için kontratları  bastı, imzaları aldı, teknik servisten gelen bir beyefendiye iki dairenin sorunları ve yapılacak tamiratlara dair bilgiler verdi. Kontrat imzalayan kişilere soda ve kahve getirdi. Onları gönderip bize döndü, tüm bilgilerimizi aldı, ilgilendiğimiz dairelerle ilgili bilgi verdi, görmemiz için randevuları ayarladı. Öğleden sonra ofiste değilim çünkü kirada olan dairelerimizin rutin denetimlerine gideceğim dedi. Eve vardığımda  teyit  ve detay bilgiler için kendisinden mail aldım. Ertesi gün daireleri göstermesi için buluştuk. Hannah tek kişilik bir kahraman değil. İşini düzgün yapıp verimli çalışan bir kişi. Ve bu İngiltere de rutin. İnsanlar işyerinde iken çalışıyorlar.  Onun bu hali bana Türkiye yi düşündürdü. Türkiye de bu çapta bir emlak ofisinde temizlik için biri olurdu, muhtemelen çay, çorba için bir başkası, telefonlara bakan bir sekreter, satışla ilgilenen bir satışçı, teknik konulara bakan biri, denetimler için bir başkası belki bir şoför. Yıllarım değişik şirketlerde geçti. Türkiye iş hayatının en büyük sorunlarından bir ne deseler ilk cevabım ; VERİMSİZLİK.

Cem Yılmaz ın Fundamental adlı gösterisinde gizli işsiz diye bir bölüm vardı. Klişe yaklaşımla güldürürken düşündüren türden.  Şöyle bir replik vardı’’ Evet ben 2 saat şuraya çıkıp dünyanın parasını kazanıyor olabilirim ama her dakikasında üretiyorum, sen 9 saat iş yerinde durup 2 saat çalışıyor musun?’’ Bu soruyu herkes bir sorsa kendine.

Sabah geç kalmak bizde adetten bir kısım çalışan için. Diyelim ki geç gelmedik. Kahvaltı faslımız var. Aaaaa üzerine bir keyif sigarası yakmadan nereye? Bir dakika ya zombi gibi çıktım evden ne makyaj ne saç adam gibi bir yarım saatte Eva Herzigova olurum ben. Nihayet oturdum masanın başına saat 10:17 .  Aaaaaa o da nesi ablamız bize Türk kahvesi yapmış onu bir sigara ile şenlendirmeyip küstürelim mi? Tamam ya 11:00 bile değil daha. Bak haksızlık etmeyelim tam 1 saat çalıştım, ha yarım saatinde yan masadaki Aygün ün motivasyonu kötüydü onu dinledim, bizim insan kaynaklarının bu işlerde bir şey yaptığı yok. Öğlen saati, haydi millet yemeğe. Ekle bir saatin üzerine 15 dakika da oradan. Geldik ofise 13:30. Biraz ağırdı yemek, bir de ayran uyku bastırdı. Biraz alışveriş sitelerine bakayım markafoni de şu ara indirimler yapmış.  5 yıldır bu şirketteyim artık tebdili mekanda ferahlık vardır  biraz da iş arayalım . Zaman nasıl geçiyor anlamadım ya 15:00 da toplantı var. Bu nasıl toplantıydı anlamadım. Ne konuşuldu ne karar alındı belli değil ama kurabiyeler çok tazeydi. 16:30 olmuş bile. Bir annemi arayayım sabahtan beri ne yaptı acaba çocukla, onun da çenesi düştü 17.00 olmuş. Biraz işlere bakıp 17:30 gibi toparlansam iyi olacak zira 18:00 de servis kapıda.

Rutin iş yapmak zorunda olanlar dışında kendi öz disiplinin umuduna kalmış kişilerde yazdıklarımıza rastlanması kuvvetle muhtemel. Bunları uydurmuyor objektif gözlemlerimden yazıyorum. Sizlerden ricam Cem Yılmaz ın konuyu ele aldığı gösterisinin altı dakikalık kısmını linke tıklayarak izlemeniz. http://www.dailymotion.com/video/x10alv8_gizli-issiz_fun

Bu yazının ana fikri ne idi dersek.  Millet uyanın, memleketin üretime ihtiyacı var, memleketin çalışamaya, yaratmaya, katlamaya, büyütmeye, çoğaltmaya ihtiyacı var. Büyütmeye derken kastım göbek ve popolar değil. Çok çalışınca kendini enayi hisseden bir toplumun güzel bir gelecek ve kalkınmış bir ülke ümit etmeye hakkı yoktur. Hele koltuğuna kurulmuş mesai boyunca film izleyen, gazete okuyan ve iş aksayınca değil de ayağına çay kahvesi konforlu şekilde gelmeyince millete zılgıt çeken  GENEL müdürler ve CEO lar size sorayım; Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa? Cüzdanına giren her kuruşa alnını teri bulaşmış insanları tenzih ediyorum, ellerine sağlık onların sebebine işler yürüyor aman eksik olmasın, çoğalsınlar.

Yazar

Hacettepe Üniversitesi İİBF den başlayan gelişim yolculuğum yurt dışında aldığım uzmanlık eğitimleri ile devam etti. İngiltere South Essex Collage (işletme ve yönetim kursları) ve The Coaching Academy (kurumsal koçluk) ve Oxford Üniversitesi (Liderlik gelişimi ve yönetimi) programlarını tamamladım.

Yorum Yap

Kategoriler

Son Yazılarım

Bilişsel Çarpıtmalar
5 Ocak 2023
Nefes ve Meditasyon
11 Eylül 2022
McKinsey Teknoloji Trendleri – 2022
8 Eylül 2022

Son Yorumlar

Meryem

Deneyimlerinizi paylaşmanız ve bilmeyenlere yol gösterdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kesinlikle bazı insanlara dokunduğunuzdan emin...

Leyla

Kaleminize sağlık arkadaşlar.her şey Zihnimizdeki otomatik pilotu fark etmemizle başlıyor.

Resul Korkmaz

Hülya Hanım merhaba. Aksa için verdiğiniz Liderlik eğitimi ile ve bu makaleyi okuyunca ilk aklıma...