Geçen haftaki yazımda ilk evredeki sorunlar üzerinde durmuştum. (İlk olarak o yazıyı buradan okumanızı öneriyorum. http://www.egitimpedia.com/egitim-2/konuk-yazar-turkiyede-neden-yetenek-gelismiyor )
Bugün de ikinci evredeki sorunları yazacağım.
Bugün de ikinci evredeki sorunları yazacağım.
İKİNCİ EVRE: UZMANLAŞMA
Bloom’un araştırmasındaki ikinci evre “uzmanlaşma”. Türkiye’de bu süreç neden zorlu geçiyor? Sanat ve sporla uğraşan kişiler neden bu evrede alanını bırakıyor?
BİLİNÇSİZ TEKRAR
Uzmanlaşma döneminin mekanik tekrarlarla geçmemesi en kritik nokta.
Bloom’un araştırmasında, eğitmenler çalışmaları öyle kurgulamış ki, çocuklar alanlarındaki temel kavramları kendisi keşfetmiş.
Örneğin, tenis öğrenen bir çocuğa “Böyle yaparsan daha iyi olur.” denmemiş.
Güç ile mesafe arasındaki ilişkiyi çocuk çalışmalarla kendisi keşfetmiş.
Bu keşif süreci olmazsa ne olur?
Çocuk aynı hareketi tekrar tekrar yapar ve sıkılır. Pratik ona zulüm gelir.
Ama çocuk bu evreyi keşfederek geçirirse, merakı sürekli canlı kalır, her keşfinde çalışması ona keyif verir.
TÜRKİYE’DEKİ UZMANLAŞMA SORUNU
Türkiye’deki anlayış bu mu?
Eğitim sistemimiz, ezber ve tekrar üzerine kurulu olduğu için; yetenek gelişiminde de aynı eğitim tarzını uyguluyoruz. (Az bir istisna dışında.)
Çocuk alanını, keşfedilecek derin bir disiplin olarak görmüyor.
Anlamadan, sürekli mekanik tekrar yapıyor ve sıkılıyor. Alanını bırakıyor.
YENMEK, BAŞARMAK DEĞİLDİR.
Bloom’un araştırdığı çocuklar her zaman yapabileceklerinin en iyisini yapmak istemiş. Amaç, başkasını geçmek değil, kendi seviyesini geliştirmek.
Çocuklar dış referanslı değil, iç referanslı.
Yarışma ve kazanmak sonra geliyor.
Hatta kendi seviyesini geçmek amaç olunca, bazen çocuk yarışmayı kaybetse de elinden gelenin en iyisini yaptıysa mutlu oluyor.
DOPİNG KÜLTÜRÜ
Ama biz, çok erken yaşta çocukları yarışmaya sokuyoruz ve amaç kazanmak oluyor.
Bizim oyuncularımız neden doping alıyor? Çünkü onlar ne olursa olsun kazanmak amacıyla yetiştiriliyor.
Aslında bu anlayış da bir nebze eğitim sistemimizden geliyor. Okullarda her fırsatta yarışmalar düzenleniyor.
Başkalarını yenmek ve kazanmak, başarmak değildir. Kazanmak, kendi seviyenin üstüne çıkmaktır. İç referanslı olmaktır. Türkiye’de de bu anlayışı benimsemeliyiz.
PRATİK SÜRESİ
Üçüncü büyük sorun pratik süresi.
Okula giden bir çocuk 17.00′de eve geliyor. Ödevlerini yapıyor. Saat oluyor 19.00.
Hafta sonu neredeyse tüm zamanı dershanede geçiyor.
Ne zaman pratik yapacak? Yapamaz.
Türkiye’deki öğrenci sınavlarla ve ödevlerle uğraşırken, yurtdışındaki çocuk yılda 1000 saat pratik yapmış oluyor. Türkiye’deki çocuk işte bu sebeple uzmanlaşamıyor.
Bizde çocuğun derdi ne? Üniversite sınavı.
Devlet, bu çocukların ve ailelerin endişesini gidermeli. Onlara üniversiteye geçiş hakkı vermeli. Bu endişe giderilirse, çocuk pratik yapacak zamanı yaratır.
Dünyanın en iyi tenisçilerinden sadece bir kaçının üniversite mezunu olduğunu biliyor musunuz?
UZMANLAŞMANIN PRENSİPLERİ
Sonuç olarak, uzmanlaşmak için pratik süresi gerekiyor.
Ama daha önemlisi pratik, mekanik çalışmalarla değil, keşfetme yoluyla olmalı.
Türkiye’de bunu sağlayamıyoruz. Çocukları erken yaşta rekabete sokuyor, onlara kendilerini değil, başkalarını geçmeyi amaç edindiriyoruz .
Bundan dolayı da Türkiye’de yetenek gelişemiyor.
Kaynak: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/ozgur-bolat_313/turkiye-de-neden-yetenek-gelismiyor-2_27352368