Geçenlerde bir yerde şöyle bir yazı okudum ve çok hoşuma gitti.’’Arkadaşınız ter kokuyor ve siz söyleyemiyor musunuz? O halde verin e-posta adresini biz mail atalım.’’ Kötü kokulardan mağdur olma durumun pek çok kişiyi mağdur ettiği gerçeğinden yola çıkarak bu konuda yazmak farz oldu diye düşünmekten kendimi alamadım.
Kişisel bakım insan ilişkilerinde çok önemli, belki de en belirleyici etken. Şu bir gerçek; ter konan, ayağı kokan, ağız hijyenine önem vermeyen kişiler rahatsızlık verir. Ancak kötü koku mevzusu öylesine hassas bir konudur ki en yakınlarınıza dahi bu konuda geri bildirim vermek çok kolay değildir, insanları bu konuda eleştirmek onları incitebilir. Lakin işin ilginç yanı kötü kokma konusunda tescillenmiş kişilerin çoğu bu bakımsızlık ve salmışlık halini öyle kanıksamıştır ki bundan ne kendileri rahatsız olur ne de başkalarının bundan rahatsız olabileceğini muhakeme eder. Yani onlar durumun ‘’farkında bile değil’’. Üstelik konunun kesinlikle eğitim seviyesi ile alakası yok. Kendisini bir çok anlamda ispatlamış, eğitimli, kariyerli bir çok insanın bile bu konuda farkındalığının zayıf olması anlaşılır gibi değil. Ahmet Altan ın ‘’koku ve ses’’ başlıklı yazısında dediği gibi ‘’Bu kadar yakın olup da sesine ve kokusuna yabancı olduğumuz tek insan kendimiziz.’’
Terleme, vücut sıcaklığını düzenleyen, vücudu toksinlerden arındıran ve tuz dengesini koruyan bir vücut olayıdır. Tazeyken koku yapmaz iken cilt üzerinde beklediğinde bakteriler oluşur ve rahatsız edici koku yaratır. Terleme ile ilgili iki tür yaklaşım olmalı. Biricisi ve en önemlisi proaktif (önleyici) ,ikincisi reaktif (düzeltici) . Terleme miktarini azaltmak bir önleyici yaklaşımdır. Terleme oranını düşük tutmanın yolu öncelikle bol su içmekten geçer. Yeşil yapraklı Sebzeler klorofil yönünden zengin olduğu için bolca tüketilmeleri halince kötü koku oluşumunu engeller. Acı, baharat, soğan, sarmısak ve turşu tarzı yiyecekler ter kokusunu artırır. Ayrıca kıyafet seçimi de önemlidir terlemeyi artıracak ve kötü kokuya yola açacak kıyafetleri giymemeli. Pamuk, ipek ve doğal elyaf kumaşları tercih etmeli.
Hem reaktif hem de proaktif yaklaşım olan şey ise hiç şüphesiz düzenli duş almaktır. Her insan,’’ bila istisna’’ her gün duş almalı ve iç çamaşırlarını değiştirmelidir. Düzenli alınan duş ciltteki bakteri sayısını kontrol altına alır. Duş alırken antiseptik sabun yada duş jeli kullanımı terleme olsa bile kötü kokmayı engeller. Duş sonrasında antiperspirant kullanımı ise terlemeyi önlemede birebirdir. Ancak son yıllarda antiperspirantların kanserojen olduğu yönündeki söylentiler bazı insanların kullanımı kesmesine sebep olsa da içeriğinde aliminyum bulunmayan doğal tuzlardan üretilmiş ürünler mevcut. Deodorantları ise yine çoğunun aliminyum içermesi ve çevreye zarar vermesi sebebiyle kullanmamak gerektiğini düşünüyorum. Aşırı ve yanlış deodorant ve stick kullanımının da sağlık açısından riskli olabileceğini göz ardı etmemek ve bunların tüketiminde de ölçülü olmak gerekir. Bu konuyu takıntı haline getirip ter bezlerinde problem oluşmasına sebep olan kişiler de olabiliyor. Duştan sonra bir defalık kullanım kafidir.
Ter kokmamak için kesinlikle iki gün üst üste aynı kıyafeti giymemek şart. Tüm önlemi almış olsak dahi terlemenin koltuk altında, kıyafet üzerinde yarattığı ıslak görüntü hem kişinin kendisini hem de iletişim halinde olduğu insanları rahatsız edebilir. Bunun için bazı markalar ter emici yapraklar üretmiş, bunların kullanımı da görsel olarak sıkıntıya düşülen ıslak koltuk altı görüntüsü durumları için rahatlatıcı olabilir.
İnsan kendisini gün içinde kontrol ederek kötü kokup kokmadığını kesinlikle anlayıp önlemini almalı, Bu önlem asla kötü kokuyu parfüm ile maskelemek olmamalı. Parfüm temiz vücuda sıkıldığında, doğru koku seçilip doğru dozda kullanıldığında şahane etki bırakabilirken yanlış kullanımı ile tam tersi etki yaratabilir. Kendim parfümü çok sevmeme rağmen şöyle diyerek noktayı koymak istiyorum.’’Herkes parfüm kokmayabilir ama kötü de kokmasın.’’
Mis kokulu günler..