Ben fazla mükemmelliyetçiyim

‘’Ben fazla mükemmeliyetçiyim’’ şeklinde bir tanımlama ile kendini ifade etme eğiliminde olan  insanların sayısının her geçen gün arttığı bir benim gibi pek çok insanın dikkatini çekiyor olsa gerek. Aşırı mükemmeliyetçi patron, aşırı mükemmeliyetçi anne-baba, aşırı mükemmeliyetçi eş, aşırı mükemmeliyetçi arkadaş.

Mükemmeliyetçi insan nasıl olur dersek; kendisi ve etrafındaki insanlar için oldukça yüksek beklentileri vardır, kusursuzluk arayışı üst düzeydir, aşırı plan ve programcıdır ve hata-aksaklık toleransı düşüktür.  Bu durum narsizimden fazlasıyla beslenir. Çünkü iç ses ‘’ ben mükemmelim ve yaptığım işler de, yetiştirdiğim çocuk da, evim ve evliliğim de mükemmel olmalı’’ der. İşin en kötü yanı ise mükemmeliyetçiliğin iyi bir özellikmiş gibi algılanması ve çoğu zaman övgü ile bahsedilmesi.

Mükemmeliyetçilik konusunda yaptığı çalışmalarla bilinen  Hewitt, mükemmeliyetçiliğin diğer başarı istekleri ile karıştırılmaması gerektiğini vurgular ve aslında mükemmeliyetçi davranışın olumlu bir yanının bulunmadığını söyler.

Kanadalı bilim adamları mükemmeliyetçilik bir hastalıktır demiş, davranış bozukluğu kategorisinde değerlendirmiş ve bu konuda ciddi çalışmalar yapmışlar. Bunlardan biri de Kanada York Üniversitesi hocalarından Prof. Gordon Flett dir. Flett, üç ayrı mükemmeliyetçi insan olduğunu söylüyor. 

Birinci kategori ‘ben odaklı mükemmeliyetçiler’, bunlar, sürekli mükemmel olmak için çaba harcarlar. Kilo verme, genç kalma, estetikle fazla kafayı bozma, aşırı düzenli olma, aşırı programlı olma gibi pek çok takıntısı olan tipler.

İkinci kategori ‘başkalarına odaklı mükemmeliyetçiler’, bunlar başkalarının mükemmel olmasını bekler. En başarılı onların çocuğu olacak,  çocukların iyi bir mesleği ve dudak ısırtan yetenekleri olacak, iyi evlilikler yapıp elbette ki mutlu olacaklar. Eşleri istedikleri bir  robot gibi olmalı, hatasız ve her zaman beklentilerini karşılamalı. Birlikte çalıştıkları insanlara dünyayı dar getirirler, çünkü onların mükemmel olması için ekibin ortaya kusursuz işler çıkarması gerekir.

Üçüncü kategori ise başkalarının kendilerinden mükemmel olmalarını beklediklerini sanan ‘sosyal mükemmeliyetçiler’. Benim en çok yıprandığına inandığım mükemmeliyetçiler bu kategoridekiler. Saçını süpürge etmek deyimi tam da onlar için çıkmış. ‘’ Ay ayıp olmasın şimdi’’ dillerinden hiç düşmeyen cümledir. Ancak mükemmel olursam ve herkesi memnun edersem değer görürüm düşüncesi iliklerine işlemiştir.

“Mükemmeliyetçiler inatçı, detaylarda boğulan  ve organize etmeyi seven kişilerdir. Bazıları hatalarını örtmeye çalışır, bazıları ise kafalarında oluşturdukları mükemmel imaja ulaşmaya çalışır, ancak ortak özellikleri standartlarının çok yüksek olmasıdır” diyen Prof. Flett, mükemmeliyetçilerin sık sık yeme bozukluğu, depresyon gibi psikolojik sorunlar yaşadıklarını, ilişki ve evliliklerini yürütmekte zorlandıklarını, hatta intihara eğilimli olduklarını söylüyor.

Bu yazıyı okurken acaba ben de böyle birimiyim diye düşündü iseniz aşağıdaki kontrol listesinden bir sonuç çıkarabilirsiniz.

1- Hata yaptığınızda sürekli bunu düşünürsünüz.

2- Başkaları herhangi bir konuda sizden iyi olduğunda buna dayanamazsınız.

3- Bir işe ancak çok iyi yapacağınıza inandığınız takdirde girişirsiniz.

4- Başkalarından mükemmel olmalarını beklersiniz.

5- Başkalarınca güçsüzlük olarak algılanabileceği için soru sormaktan kaçınırsınız.

6- Bir görev verildiğinde, başkaları işleri bitirdiğinde siz hâlâ bu işle uğraşır olursunuz.

7- Sürekli başkalarını kontrol eder ve hata bulduğunuzda düzeltmeden duramazsınız.

8- Başkalarının sizden ne beklediğini bilir ve bunu önemsersiniz.

9- Başkaları önünde hata yapmaktan korkarsınız.

10- Bu listeyi okurken maddeleri tek tek gözden geçirir, bir yanlışlık olup olmadığını kontrol edersiniz.

Çok mükemmeliyetçi insanlar neticede keskin sirke küpüne zarar misali hep kendine zarar verir. Genellikle mutsuz olan ve mutsuz eden insanlardır.  Bunu çok güzel anlatan bir hikaye ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

Bir zamanlar muhteşem bir heykeltıraş, ressam, yani müthiş bir sanatçı varmış. Sanatı o kadar mükemmelmiş ki, bir insanın heykelini yaptığı zaman onu gerçek insandan ayırmak çok zor oluyormuş. O kadar canlı, o kadar hayat dolu heykeller yapıyormuş.

Bir astrolog ona ölümünün yaklaştığını, kısa bir süre sonra öleceğini söylemiş. Tabii, bu durum onu çok korkutmuş ve o da her insan gibi ölümden kurtulmak istemiş. Bu konuda uzun süre düşünmüş ve bir çözüm bulmuş. Kendi heykelinden tam 11 adet yapmış ve ölüm kapısını çalıp Azrail içeri girdiği zaman, 11 heykeli arasında durmuş ve nefesini tutmuş. Azrail çok şaşırmış. Gözlerine inanamamış. Böyle bir şey ilk kez başına geliyormuş. Tanrı hiçbir zaman iki insanı aynı yaratmazdı, her zaman bir eşsizlik bulunurdu. Tanrı hiçbir zaman üretim hattı gibi çalışmazdı. O sadece özgün çalışır, araya kopya kâğıdı koymazdı. Ne olmuştu? 12 kişi birbirinin aynısı olabilir miydi? Şimdi kimi götürecekti? Sadece bir tanesini alabilirdi.

Azrail bir karar verememiş. Şaşkın, endişeli ve gergin bir şekilde dönmüş ve Tanrıya sormuş: “Tanrım, ne yaptın? Tam 12 tane birbirinin tıpkısı insan var ve benim sadece birini getirmem gerekiyor. Nasıl seçim yapacağım?”

Tanrı  Azrail’i yanına çağırmış ve kulağına gizli formülü; gerçeği, gerçek olmayanla ayırt etmenin yolunu fısıldamış.  Tanrı, ona gizli şifreyi vermiş ve “Sanatçının kendini heykelleri arasında sakladığı odaya git ve orada bunu söyle!” demiş.

Azrail sormuş: “Peki nasıl işe yarayacak?”

“Endişe etme. Git ve bunu dene!” diye yanıtlamış Tanrı.

 

Azrail, işe yarayacağından emin olmadan gitmiş. Sonuçta Tanrı yap diyorsa yapacak. Odaya girmiş, etrafa bakmış ve ortaya seslenmiş: “Bayım, tek bir şey dışında hepsi mükemmel. Çok başarılı bir iş çıkarmışsınız ama bir noktayı kaçırmışsınız. Bir tane hata var.”

Adam saklandığını tamamen unutmuş, ortaya çıkmış ve “Ne hatası?” demiş?

Azrail gülmüş. “Yakalandın! Tek hatan buydu: Mükemmeliyetçilik..

 

 

 

 

Kaynak: http://health.blog.yorku.ca/tag/perfectionism/

http://kortopsikoloji.com/dergi/ayin-konusu-mukemmelliyetcilik-nedir-ne-degildir

 

 

Yazar

Hacettepe Üniversitesi İİBF den başlayan gelişim yolculuğum yurt dışında aldığım uzmanlık eğitimleri ile devam etti. İngiltere South Essex Collage (işletme ve yönetim kursları) ve The Coaching Academy (kurumsal koçluk) ve Oxford Üniversitesi (Liderlik gelişimi ve yönetimi) programlarını tamamladım.

Yorum Yap

Kategoriler

Son Yazılarım

Bilişsel Çarpıtmalar
5 Ocak 2023
Nefes ve Meditasyon
11 Eylül 2022
McKinsey Teknoloji Trendleri – 2022
8 Eylül 2022

Son Yorumlar

Meryem

Deneyimlerinizi paylaşmanız ve bilmeyenlere yol gösterdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kesinlikle bazı insanlara dokunduğunuzdan emin...

Leyla

Kaleminize sağlık arkadaşlar.her şey Zihnimizdeki otomatik pilotu fark etmemizle başlıyor.

Resul Korkmaz

Hülya Hanım merhaba. Aksa için verdiğiniz Liderlik eğitimi ile ve bu makaleyi okuyunca ilk aklıma...