Benim ve çevremdeki bazı insanların kendine yabancı kalışlarını, bırakın ötekini kendisiyle iletişim kuramayışlarını, şartlanmış zihin yapılarını, o zihinden ürettikleri yıkıcı dili, kültürel normlar arasına sıkışmış iletişim yöntemlerini, dinlememe hallerini, eşzamanlı konuşma seçimlerini, takdir yerine tekdir (azar) tercihlerini, karından, arkadan ya da zihinden konuşup geribildirim vermeyişlerini, küçük hareketlerin önemli etkilerini görmeyişlerini, ilişkileri önyargıya teslim edişlerini, konuşmayan insanın duygularını bedeninden dinlemeyişlerini, lisanımünasiple ve gerektiğinde diplomatik dille konuşmayı öğrenemeyişlerini, soru sormadan hep anlatmayı seçişlerini, dile pelesenk olmuş empatiyi içselleştiremeyişlerini, nezaketin kolaylaştırıcı etkisini idrak edemeyişlerini, kuşaklar arası farklılıkları gözetemeyişlerini çok kereler gözlemledim. Bütün bunların yıkıcı sonuçlarını hem kendim deneyimledim hem de gerek sohbetlerde gerekse eğitim ve koçluklarda insanlardan dinledim.
İş hayatında teknik yeterliliği ve doğru iş sonuçlarına ulaşma becerisi iyi olan insanların kendilik algılarındaki çarpıtmalarını, güzel bir projeyi sunamayışlarını veya güçlü bir fikri savunamayışlarını, kavgayı ve bağırmayı bir iletişim yöntemi olarak kullanışlarını ve bu kusurlar sonucunda oyun dışı kalışlarını da fazlasıyla gözlemledim. Ayrıca bu insanların teknik becerilerini davranışlar ve becerilerle desteklemenin ne denli önemli olduğu fikrine çok uzak olduklarını fark ettim. İş hayatına sade ve sadece iletişim anlatan bir kitap armağan etmeyi çok istedim.
Bu iletişimsizliğin bireyin ve toplumun ilerleyişinin önünde mühim bir engel olduğunu idrak etmek, bana bu konuda eğitimlerimde anlattıklarımı daha geniş kitlelere aktarma misyonunu getirdi. Kitap bir bilgi kitabı, içinde yazılanların bir kısmını kaleme alırken “Bu basit bir bilgi mi?” çelişkisine her düştüğümde tesadüfler beni o konuda yapılan majör hatalarla yüzleştirdi. Dolayısıyla her bölümde ele aldığım konulara dair önce bir kısım bilgiyi aktardıktan sonra uçtan uca o konuya dair nasıl davranılması gerektiğiyle ilgili maddeleri yazdım. Bilgileri uygulama hassasiyetiniz kitaptan doğru sonuçları almanız açısından çok önemli. Okurken üzerimize alınarak okumak, benim bu konularda hangi eksiklerim var sorusunu sormak ilerlemeye katkı sağlayacaktır. Başkalarındaki tutum ve davranış kalıplarına takılarak okumak kitabın size faydasını azaltacaktır.
Bu alanda yazılmış çok sayıda kitap var. Bu kitapların önemli bir kısmı özellikle İngilizce konuşulan Anglosakson ülkelerin ihtiyaçlarından yola çıkarak yazılmış. Dolayısıyla bu bilgilerin önemli bir kısmı kültürel normların farklı olması nedeniyle uygulanabilir olmadığı gibi, uygulandığında samimiyetten uzaklık hissini de geçirebiliyor. Ben kitapta iş dünyasının gerçeklerinden, Türk kültürünün dinamiklerinden yola çıkarak konuyu ele alma ve uyarlama gayreti içine girdim. Dolayısıyla daha hayata geçirilebilir olacağı düşüncesindeyim.
Ben derslerimde de, yazılarımda da hikâyelerin gücünden ve bizi konunun merkezine taşıma becerisinden istifade etmeyi çok sevdiğim için bu kitabın yazılış amacını güzel anlatan bir hikâyeyle başlamak istedim. Hikâye, Mevlânâ’nın Mesnevi’sindendir.
Kitapla ilgili konuşma, seminer ya da eğitim işbirlikleri için hmutlu@hulyamutlu.com adresine mail atabilir ya da 0 216 545 29 99 numaralı telefondan bilgi alabilirsiniz.